endüstri haline geldiğini söyledi. Görmez, dini kurumların İslamofobiyi bitirmek için ortak çaba göstermesi gerektiğini kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslamofobinin, bir nefrete dönüştüğünü belirterek, “Bunun Avrupa, Amerika, İsrail üçgeninde siyasetin ürettiği bir korku olduğunu” söyledi. Sakarya’da konuşan Görmez, İslam dinini iki büyük sorunla boğuştuğunu kaydetti. Görmez, şunları kaydetti: “Şiddet, savaş, terör ve işgallerden sonra yaralanan bilinçlerin, bu dönemler içerisinde ortaya çıkan cehaletlerin meydana getirdiği kavgalar mezhep rengine bürünerek yoluna devam ediyor.”
Görmez, İslam’a yönelik ikinci yanlışlığın İslamofobi olduğuna dikkat çekti. 11 Eylül olaylarından sonra giderek tırmanan İslamofobinin, bir nefrete dönüştüğünü bilimsel araştırmaların ortaya koyduğunu belirten Görmez, “Avrupa, Amerika İsrail üçgeninde siyasetin ürettiği bir korku olduğu ortaya çıktı. Bunun endüstriye dönüşmeye başladığını bilerek hareket etmek durumundayız” dedi.
Kabe Ramazan’a hazır
Kabe her sene olduğu gibi Şaban ayının birinci gününde sabah namazını müteakip gül suyu ve zemzemle yıkandı. Kabe’nin gül suyu ve zemzemle yıkanması ritüeli, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Fas’ta bulunması sebebiyle ona vekaleten Mekke Valisi Prens Halid el-Faysal’ın nezaretinde gerçekleştirildi. Kabe’nin yıkanması töreninde, Mukaddes Mekanlar İdaresi Genel Başkanı Şeyh Dr. Abdurrahman bin Abdulaziz es-Sudeys ve Mekke Belediye Başkanı Dr. Usame el-Bar’ında aralarında bulunduğu üst düzey yetkililer de hazır bulundu. Prens Halid el-Faysal ve beraberindeki heyet, Kabe’nin içinde namaz kıldıktan sonra tavaf yaptı.Kabe’nin yıkanma töreni iki rekat namaz kılınmasıyla başlıyor. Sonra Kabe’nin içine girilerek duvarlar beyaz örtülerle ve gül suyu karıştırılmış Zemzem ile temizleniyor. Duvarların kuru beyaz bezler ile kurulanmasından sonra içeriye gül esansı serpilerek misk tütsüleri yakılıyor.
Krizin yönü değişti
Görmez, bazı akademisyenlerin, 20’nci yüzyılı İslam’ın kriz yüzyılı olarak tanımladığını hatırlatarak şunları söyledi: “Bugün 21. yüzyıldayız ve maalesef pek çok Müslüman ülke veya toplum, yerel veya küresel etkenlerin neden olduğu çatışmalara, maddi ve insani yokluklarla takdim ediliyor. Büyük bir Müslüman topluluğun müşkil durumu İslam’ın zorluğu, krizi olarak görülebiliyor. 21. yüzyılda İslam dünyasında var olan bu kriz yön değiştirdi. Sorunlar küresel ölçekte daha çok büyüdü.”